Azərbaycanlı tələbə Elmir Səfərli Ərdoğana müraciət ünvanladı
24 Fevral 2013 Bazar 15:50
Elmir Səfərli Türkiyə parlamentinin Xocalı soyqırımının rəsmən tanınmasını istəyir.
Əslən erməni işğalı altındakı Cəbrayıl rayonundan olan Türkiyədə təhsil alan azərbaycanlı tələbə Elmir Səfərli Türkiyənin Baş naziri Rəcəb Teyyub Ərdoğana və Türkiyə parlamentinin millət vəkillərinə müraciət edib.

E.Səfərli sözügedən məktubda Qarabağ probleminin başlanması zamanı 4 yaşı olduğunu, baş verənləri, mahiyyətini anlamasa da, özündən böyük əmilərindən, dayılarından eşitdiyini və ermənilərin Xocalı soyqırımı zamana törətdiyi vəhşilikdən söz açıb. Türk dünyasının birliyindən, gücün birlikdə olduğundan danışan məktub müəllifi Türkiyə parlamentinin Xocalı soyqırımının tanıyacağına böyük ümid bəslədiyini yazıb.

Azərbaycanlı tələbə məktubunda Xocalı soyqırımını tanımaq üçün bütün dünya ölkələrinə də səslənib: “Bəs ədalət hanı? İnsan haqları hanı? Yurd yuvasından, torpağından didərgin düşmüş, övladları, anası, atası, bacı-qardaşları, qohumları qətlə yetirilənlərin haqları hanı? Olmadığını bildikləri halda “erməni soyqırımı”nı tanıyan ölkələr, demokratiya və insan haqlarından bağıraraq danışan ölkələr niyə Xocalı soyqırımını tanımır? Məgər Qarabağda, Xocalıda olanlardan xəbərsizdirlərmi?”

Məktubun türkcə tam mətni aşağıdadır.

Sayın Baş Bakan Recep Tayyip Erdoğan
Sayın Millet Vekilleri,
Değerli Türkiyeli kardeşlerimiz

Bildiğiniz gibi 26 Şubat 20. yüzyılda dünya tarihinde insanlığa karşı yapılmış en acımasız, en vahşice ve en korkunç soykırım olan Hocalı soykırımının yıldönümüdür. Azerbaycanın kalbi sayılan Dağlık Karabağın önemli ve merkezi illerinden sayılan Hocalı strateji bir alanda yerleştiği için tarih boyu Ermenilerin ve aynı zamanda Rus birliklerinin ilgisini çekmişti. Bölgede yerleşen tek havaalanı bu arazide yerleşiyordu.
¬Ben bu mektupla sizlere Dağlık Karabağ ve Hocalının tarihinden, olmuş olaylardan konuşmak istemiyorum. Çünkü bu tek Azerbaycanın değil, bütün Türk Dünyasının ve insanlık tarihine yazılmış bir soykırımdır. Ben Karabağda doğmuş ve Türkiyede doktora eğitimi alan bir Azerbaycan türkü ve asker çocuğu olarak bu mektupta sizlere kendi samimi hislerimi, düşüncelerimi yazıyorum.

1991 senesinde Azerbaycan bağımsızlığını ilan ettikten sonra ayakta durmaya çalışan bir bebeğe benziyordu. Bununla bir türlü barışmayan Rusya artık farklı yollara el atmağa başladı. Bu defa Ermenistan ordusu adı altında Azerbaycanın kalbi olan Dağlık Karabağa hücuma başlayan Rusya arka arkaya bir kaç iline silahlı baskınlar yapmaya başladı. Yaşlı, genç, kadın, çocuk demeden silahsız, günahsız insanları öldürür, amansızca, vahşicesine katl ediyorlardı.

Çocukluk yıllarımdı o seneler. Kendim ailemle Baküde yaşamama rağmen tüm olanlar dün gibi aklımda. Hani bir çocuk 4 yaşından sonra olanları hatırlar ya.....Evet, benim de 4 yaşım vardı Azerbaycan bağımsızlığını ilan ettikte....İlk hatırlamağa başladığım, ilk aklıma yazılanlar da Karabağ olayları oldu. Ne olup bittiğini o dönemlerde anlamasam da, olumlu olayların olmadığını kesin anlıyordum. Çünkü, babamı haftalarla aylarla görmüyordum. Annemden sorduğumda ise "baban seni, beni, vatanı korumak için gitmiş, oğlum" derdi.

En yakın akrabalarım hepsi Karabağdan - köyden bize geliyordu.Hepsi aylarla bizim iki odalı küçücük evimizde yaşadı. Ben bütün akrabalarım bizde yaşıyor diye seviniyor, onlar ise kan ağlıyorlardı. Meğerse doğduğum o topraklar savaş içindeymiş…Meğerse 1 milyon günahsız insan senelerce tırnakları ile kaza kaza, çiftçilik yaparak kurduğu evini, malını mülkünü, doğduğu, ilk olarak gördüğü toprakları bırakıp gelmişler...Sadece kuru canlarını, çocuklarını, yaşlı anne babalarını alıp kaçmışlar....

Silahsız insanlar neye şaşırdığını unutmuşlardı. Nereye koşacaklarını, kimden yardım isteyeceklerini bilmiyorlardı. Ermeniler yaşına, cinsine bakmadan eli silahsız insanları acımasızcasına öldürmüştüler. Hamile kadınların karınlarını yırtmış, ölenlerin beyin, göz, burunlarını oymuş, bedenin çeşitli hisselerini kesmiş ve amansızcasına öldürmüşler. Bunlarla yetmeyen katiller insanları diri diri toprağa gömmüşler. Sadece Hocalıda resmi bilgilere göre 106sı kadın,63ü çocuk, 70si ise yaşlı olmakla 613 kişi öldürülmüştür. 8 aile tamamen yok edilmiş ve 76sı çocuk olmakla 487 kişi ağır yaralanmıştır. 1270 kişi tarih boyu görülmeyen işkencelerle esir alınmıştır. 1000 civarında esir sonradan geri verilse de geri kalan kısmı hakkında henüz bir bilgi verilmiyor. Babam ergenlik yaşına yeni basmış yiğitlerimizin, ailesini, çocuklarını bırakıp geri bile bakmadan savaşan askerlerimizin, eline silah alıp savaşan kahraman kadınlarımızın savaş anılarını, şehitlik makamına yükselmelerini anlattıkça kendimi tutamıyorum.

Peki adalet nerde? İnsan hakları nerde? Yurdunu yuvasını, toprağını bırakıp gelenlerin, kocası, çocuğu, annesi,babası, akrabası şehit olanların hakları nerde? Olmadığını bildikleri halde ``ermeni soykırımı``nı tanıyan ülkeler, demokrasi ve insan haklarından bağırarak konuşan ülkeler niye Hocalı soykırımını tanımıyor? Meğer Hocalıda, Karabağda olanları bilmiyorlar mı?

Tüm dünyaya sesleniyorum. Şehitlerin ruhu hatırına Hocalı soykırımına adalet istiyorum. İlk olarak ise bunu kardeş Türkiyeden bekliyorum. Bu sene ülke olarak Türkiyenin Hocalıda, Karabağda şehit olan kardeş ve bacılarımızın hatırına Hocalıda olanları Türkiye Büyük Millet Meclisinde soykırım olarak tanıyacağını umut ediyorum.

Mektubumu ise her zaman babamın bana söylediği bir örnekle bitirmek istiyorum. ``Bir gün yatak hastası olan bir baba 7 oğlunu yanına çağırıp her birine7 tane nar çubuğunu verip kırmalarını istiyor. Kardeşlerin hepsi ne kadar çalışsalarda çubukları kıramıyorlar. Sonra baba hepsine birer tane çubuk veriyor. Bu kez çocuklar kolaylıkla çubukları kırıyorlar. Babalarının bu hareketinden bir şey anlamayan çocuklar şaşırmış halde bir birilerine bakıyorlar. Babaları onlara şunu söylüyor: `` Ne kadar ki, bu nar çubukları gibi birlikte olacaksınız, bir oturup bir kalkacaksınız, hepinizin dediği aynı olacak, o zaman sizden güçlü hiç kimse olamaz, sizi hiç kimse kıramaz``

Tüm Türk dünyasında birlikte olmağı diliyorum.
Saygılarla,
Elmir Seferli


DOSTLARINLA PAYLAŞ:

oyunlar