Kemal Gülenden bir yazı
Ramil Kazımov
31 Avqust 2009 Bazar Ertəsi 11:40
Kurşun yüklü bulut: Habibe Nine
 
Gözümün nuru Habibe nine diyor ki:
9 yaşından beri ramazanı,16 yıldır da üçayları tutuyorum.
Receb-i şerifi, Şabanı ve Ramazan’ı bu sene de tuttum
Ramazan’dan sonra da 6 günler var; onu tutacağım;
bu sene de böyle başlamış olacak.
Bir de beyaz günler var.her ayın 16-17- ve18.günler.
Kaynağı Hz. Adem’e dayanan günler.
Yine oruçluyum o günlerde.
Habibe Nine yukarıdaki ifadeleri;
muhabir arkadaşımız Gülcan’ın,
Habibe Ninenin peşine düşüp güzel bir haber yapmasından sonra
harekete geçen “Kimse Yok Mu” derneğinin ziyareti sırasında söylüyor.
Büyüklenme, kibirlenme emaresi hiç yok.
Sadece ibadete olan düşkünlüğünü anlatıyor mahcup bir edayla.
Habibe Nine: Erzurumlu, yaşı 80’e yakın
Nene Hatunun genç yaşta Ruslar’a karşı verdiği mücadeleyi
Habibe Nine ihtiyar yaşında arzularına ve nefsine karşı veriyor.
19’unda evlendi, bir yılını doldurmadan boşandı.
60 yıldır bir kızı ve torunlarıyla beraber hayata direniyor.
“Keşke okusaydım, ilkokulda çok başarılıydım
Öğretmenlerim ısrar etti ama babam ikna olmadı.”
Hayıflanıyor babası okutmadı diye; kızların okutulması niye kötü olsun ki?
17 yıldır sokaklarda; bir yanı felçli.
Oruçluyken çalışmak, kağıt toplamak, güneş altında yürümek; hem de bu yaşta.
“Böylesi daha iyi, yeme içme derdi yok, ezana kadar çalışıyorum”
Pes doğrusu. Her gün dört katlı ahşap merdivenlerden çıkıp inecek
Sokak sokak el arabasıyla dolaşıp kimse fark etmeden çöp konteynırlarını karıştıracak.
Hasta; yaşlılıkla beraber kolunda ağrıları var,
Demirden yapılı, üstünde büyükçe bir çuvalı olan,
İki tekerlekli el aracını fazla yukarıya kaldıramıyor bu yüzden.
İndirimdeki mağazaların hiçbiri dikkatini çekmiyor
Hedefine kilitlenmiş, sırtında kurşundan bir yük var.
Deniyor, yırtınıyor, çırpınıyor Sakarya gibi
Yokuşu sökmek istiyor.
Alan el olmak istemiyor,
Evinde kızı ve torunu karşılıyor ekibi.
Hepsi güler yüzlü ve sevecen,
Ve Onurlu.
Yedi kişi var evde. Bu sene alınmış hiçbir eşya göze çarpmıyor.
Geçen sene ya da daha önceki sene de.
Başkalarının kullanıp miadı doldu diye vazgeçtiği eşyalar da var,
Kendi aldıkları da; çöpten toplayıp sattığı karton paralarıyla.
Dilinden “Allah razı olsun” “çok şükür” düşmüyor;
üstelik her kelime mahrecine uygun çıkıyor.
Belli ki diline pelesenk olmuş bu mübarek kelimeler.

Dilencilik teklif ettiler, gel İstiklal’de otur dediler
Ama gitmedi, içi kaldırmadı.
Ev sahibi kirayı geciktirdi diye azarladı ama yine el açmadı ağyara.
Dayandı “sabrın sonu selamettir” diye yalvardı Allah’a.
Allah lütfediyor o müstağni davrandıkça.
Habibe Nine “Ahirette alnımda dilenci damgasıyla çıkmak istemiyorum huzura;
Peygamberimiz ihtiyacınız olursa o kadar isteyin fazlasını değil, sonra kalkın yine çalışın diyor. Elim tutuyor, yürüyebiliyorum ben böyle bir töhmetin altına niye gireyim ? ” diye soruyor.
İki büklüm ; kaddi bükülmüş, hayatın bütün acılı çizgileri yüzüne yansımış.
Yine de konuşurken sitemli ve karamsar değil; ümitli.
Her akşam 1001 kere “EL-Fettah” çekiyor rızkı bol olsun diye.
Gözü yaşlı, nur yüzlü, ağzı dualı Habibe Nine.
Çalışmanın ve el emeğinin abidevi temsilcisi.
“Çalışmak ibadettir” diye orucu askıya almayan kahraman.
“Kimse Yok Mu” yine turnayı gözünden vurdu.
Sıra bizde.Mən bu yazını türkçə olaraq əlavə edirəm ama 80 yaşlı qadın bunu edirsə bizim insanımız niyə ramazan ayında belə içki içir onu anlayabilmirəm.xeyirlisi deyək .